MESKENİYET ŞİKAYETİNİN KULLANILMASINDA SÜRE

 Hukuk Genel Kurulu         2013/1109 E.  ,  2014/623 K.

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 24/05/2012
NUMARASI : 2012/339 E-2012/468 K

Taraflar arasındaki “meskeniyet şikayeti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nce davanın “kabulüne” dair verilen 17.02.2011 gün ve 2009/945 E-2011/176 K sayılı kararın incelenmesi davalı-alacaklı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 06.03.2012 gün ve 2012/399-2012/6562 sayılı ilamı ile; 
(...Borçlunun, icra mahkemesine başvurusunun İİK'nun 82/12. maddesine dayalı meskeniyet nedeniyle haczedilmezlik şikâyetidir. 
Şikayet konusu taşınmazın tapu kaydı üzerine 25.03.2008 tarihinde haciz konulduğu ve hacze ilişkin 103 numaralı haciz bildirim davetiyesi 27.05.2008 tarihinde borçluya tebliğ edildiği anlaşılmıştır. 
İİK'nun 16. ve 82/12. maddeleri gereğince borçlu meskeniyet şikâyetini, haczi öğrendiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde icra mahkemesine yapmalıdır. 
Somut olayda borçlunun hacizden, 103 davetiyesi bildiriminin 27.05.2008 tarihinde tebliği ile haberdar olduğu halde, anılan tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik herhangi bir iddiada bulunmaksızın yasal 7 günlük süreden sonra 23.06.2009 tarihinde meskeniyet nedeniyle haczin kaldırılması istemi ile icra mahkemesine başvurduğu anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece şikayetin süre aşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, kararın bozulması gerekirken, Dairemizce onandığı anlaşılmakla alacaklının karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir...) 
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı S.. D.. vekili 23/06/2009 harç tarihli dava dilekçesinde özetle; “Konya 3.İcra Müdürlüğü’nün 2007/6137 Esas sayılı dosyasında müvekkili aleyhine yapılan takibine ilişkin olarak müvekkilinin, maliki olduğu gayrimenkulde yapılan kıymet takdiri tutanağından ancak 19.06.2009 tarihinde muttali olduğunu, yapılan kıymet takdiri tebliğinin usulsüzlüğüne ilişkin olarak Konya 1. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2009/944 Esas sayılı dosyasında dava açtığını, bu nedenle süresi içinde meskeniyet iddiasında bulunduğunu iddia ederek meskeniyet iddiasının kabulüne” karar verilmesini istemiştir.
Davalı SHÇEK vekili 13.07.2009 havale tarihli cevap dilekçesinde özetle; “… haczedilen gayrimenkule ilişkin 103 davetiyesi çıkarıldığını, yasal süresi içinde itiraz edilmediğini, 2004 sayılı İİK’na tabi süresi içinde yapılmayan tüm itirazların ve meskeniyet iddiasının reddine” karar verilmesini talep etmiştir. 
Mahkemece istem kabul edilmiş davalının temyiz istemi üzerine önce mahkeme kararı onanmış, karar düzeltme istemi üzerine ise karar düzeltme istemi kabul edilerek mahkeme kararı bozulmuştur. 
Mahkeme “Yargıtay aşamalarından geçerek kesinleşen mahkememize ait 2009/944 Esas sayılı dosya dikkate alındığında, davacı borçlunun kıymet takdir raporundan dolayısıyla gayrimenkul haczinden 19/06/2009 tarihinde haberdar olduğu, … davacı borçlu S.. D..'e örnek 103 tebliğ edildiğine ilişkin tebligat evrakı parçası icra dosyasında mevcut olmadığı, …. hem icra müdürlüğünün 28/08/2008 tarihli müzekkeresinde hem de PTT müdürlüğünün 22/09/2008 tarihli cevabı müzekkeresinde tebligat parçası içerisinde muhatap borçluya neyin tebliğ edildiği hususunda açık bir kayıt ve şerh bulunmadığı, dolayısıyla davacı borçluya usulüne uygun olarak örnek 103 haciz ihbarnamesi tebliğ edilmediği … kıymet takdir raporunun tebliğ edildiği tarih olan 19.06.2009 tarihi dikkate alındığında davanın süresinde açıldığı” gerekçesi ile önceki kararında direnmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; İİK 103 maddesine göre haciz ihbarının yapılıp yapılmadığı, buradan varılacak sonuca göre meskeniyet iddiasının süresinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
Kural olarak borçlunun malvarlığını oluşturan mal, alacak ve hakları borç için haczedilebilirse de, 2004 sayılı İİK 82 ve 83.Maddelerinde, istisna olarak, borçlunun ve ailesinin yaşaması ve ekonomik varlığını devam ettirebilmesi için bazı mal ve hakların haczedilemeyeceği kabul edilmiştir. Bunlardan bir tanesi de İİK m. 82/12’ye göre borçlunun “haline münasip evi”dir. Borçlunun haline münasip evinin haczedilmesi halinde bu işlemin süresi içinde şikayet edilmesi gereklidir.
İİK’nun 16. maddesine göre borçlu, icra ve iflas dairesinin yaptığı muamelenin kanuna muhalif olmasından veya hadiseye uygun bulunmamasından dolayı icra mahkemesine muamelenin öğrenildiği tarihten, kamu düzenini ilgilendiren haller hariç olmak üzere, yedi gün içinde şikayet etmesi gereklidir. Borçlu süresi içinde meskeniyet iddiasında bulunmazsa veya süresinden sonra şikayette bulunursa meskeniyet iddiasından vazgeçmiş sayılır. 
Somut olayda; alacaklı S.. M.. tarafından borçlular S.. D.. ve diğer takip borçlusu aleyhine kira alacağından dolayı 2005 yılında icra takibi başlatıldığı, takibin 2006 yılında işlemden kaldırıldığı, 2007 yılında yenilendiği, takibin kesinleşmesinden sonra 19.03.2008 tarihinde borçlu adına kayıtlı taşınmazlar üzerine haciz konulması istendiği, borçluya ait mesken üzerine 25.03.2008 tarihinde haciz konulduğu, alacaklı vekilinin talebi üzerine 12.05.2008 tarihinde borçluya haciz bildirim varakası tebliğine karar verildiği, hazırlanan 103 haciz ihbarnamesi suretinin dosya içinde mevcut bulunduğu ancak 103 haciz ihbarnamesine dair tebliğatın dönmemesi üzerine alacaklı vekilinin bu durumun PTT’den sorulmasını istediği, PTT Genel Müdürlüğü'nün 22.09.2008 tarihli yazısına göre evrakın 7201 s. Kanun’un 21. maddesi uyarınca 27.05.2008 tarihinde tebliğ edildiğinin bildirildiği, borçluya yapılan tebliğ evrakı içinde ne bulunduğu tespit edilemiyorsa da 20.11.2008 tarihinde taşınmaz hakkında kıymet takdir ve vaziyet tespit tutanağı düzenlendiği ve bu tutanak kapsamına göre de borçlunun bu esnada hazır olduğu, 103 haciz tebliğ işleminin usulsüzlüğüne yönelik herhangi bir iddia da bulunmadığı görülmüştür. 
Mevcut bu durum dikkate alındığında, şikayetçi borçlu tarafından çıkarılan tebligatın içeriği ve tebliği ile ilgili herhangi bir şikayette bulunulmadığı gibi, 20.11.2008 tarihinde borçlunun huzurunda düzenlenen taşınmaz hakkında kıymet takdir ve vaziyet tespit tutanağının aksi de iddia edilmediğine göre borçlunun taşınmaz haczini en geç 20.11.2008 tarihinde öğrendiği ve 7 günlük süre içinde şikayette bulunmadığı açıktır. 
O halde, Hukuk Genel Kurulu’nca da yukarıdaki ilave gerekçelerle benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı-alacaklı vekilinin, temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda gösterilen ilave gerekçe ve Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 2004 sayılı İcra İflas Kanunu’na 5311 sayılı Kanun’un 29. maddesi ile eklenen Geçici 7. madde atfıyla aynı Kanun’un 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 07.05.2014 gününde yapılan görüşmede oybirliği ile karar verildi.

YASAL UYARI

Bu sitede bulunan her türlü bilgi yazı ve açıklamalar bilgilendirme amaçlı olup reklam amacı taşımaz. Bu nedenle haksız rekabet yaratıldığı şeklinde algılanmamalı ve yorumlanmamalıdır. Ziyaretçiler ve müvekkillerin sitede yayında olan bilgiler nedeniyle zarara uğradıkları iddiası bakımından hukuk büromuz her hangi bir sorumluluk kabul etmez. Sitede yayınlanan yazı ve makalelerden kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.